top of page

Türkiye'yi Doğru Okuyun!

Rum-Yunan ikilisi Anavatan Türkiye'nin Libya ile imzaladığı mutabakat anlaşması ve deniz yetki alanlarının ilanı sonrasında yaygara kopararak, sözkonusu anlaşmanın yasa dışı olduğunu ve uluslararası anlaşmaları çiğnediğini iddia etmekte. Bu iddiaların tümü palavradır. Türkiye'nin attığı adımlar yasaldır ve bu konuda birçok uzmanın açıklamaları vardır. İsrail medyasına yansıyan yorumlarda bile, Türkiye-Libya anlaşmasının hukuki ve meşru zemine dayandığı belirtilmektedir. Sözkonusu anlaşma her iki ülkenin Meclis'leri tarafından onaylanmıştır. Anlayacağınız her zaman olduğu gibi Rum-Yunan ikilisi haksız oldukları bir konuda şamata çıkararak,dünya kamuoyunu yanıltmaya ve taraftar toplamaya çalışmaktadır. Rum-Yunan ikilisi gerilimi tırmandırırsa başına gelecekler vardır ve son pişmanlık fayda etmeyecektir.

Türkiye'nin şakası olmadığı en üst düzeyde yapılan açıklamalarla ortaya konmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yunanistan, İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs onayımız olmadan adım atamaz" diyerek uyarılarını tekrarlamıştır.

Erdoğan "Yunanistan'ın eli kolu bağlandı. Çıldırtan da bu. Yunanistan ile diyalog yollarını açmaya hazır olduğumuzu ifade ettim. Hep bugüne kadar vurdular, aldılar, yok bundan sonra böyle olmayacak, artık bizler de hakkımıza sahip çıkacağız." açıklamasıyla Akdeniz'de oynanmakta olan oyunların bozulduğunu ilan etmiştir. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Savunma Bakanı Akar'ın da yaptıkları açıklamalar uyarı niteliğinde olup, bölgede keyfi adımların atılmasının her şartta önleneceği vurgulanmaktadır.

Türkiye-Libya mutabakat anlaşması sonrasında , Türkiye ve KKTC lehine gelişen ve değişen koşullar karşısında KKTC'deki federasyoncular, Rum sevici Birleşik Kıbrıscılar dut yemiş bülbüle döndüler. Ağızlarını bıçak açmamakta. KKTC'yi ve Kıbrıs Türkünün geleceğini yakından ilgilendiren böyle hayati değerdeki bir konuda Cumhurbaşkanı Akıncı suskunluğunu korumakta. Akıncı'nın son gelişmeler karşısındaki tutumu, Türkiye'nin Akdeniz'de haritaların değişimini sağlayacak derecede önemli zafer kazanması karşısında sessiz kalması inanılır gibi değildir. Barış Pınarı Harekatı'na destek vermeyerek gerçek yüzünü gösteren Akıncı, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı mutabakat anlaşmasından da hoşnut olmamış olacak ki, bu konuda tek kelime dahi etmemiş ve Türk Milleti'nin sevincine ortak olmamıştır. Kıbrıs Türk halkı Akıncı'nın sevinçte ve tasada büyük Türk milleti ile birlikte hareket etmediğini defalarca görmüş ve yaşamıştır; Akıncı Nisan 2020'de bunun hesabını  sandıkta verecektir.

 

Seçimlerde KKTC Cumhurbaşkanlığı makamı için en güçlü aday görünen Başbakan Ersin Tatar ise yaptığı birçok açıklamada Kıbrıs Türkünün fikrini ve hissiyatını ortaya koyan açıklamalarda bulunmuştur. Tatar, Türkiye'nin Libya ile yaptığı anlaşmanın TBMM'de onaylanması ve yürürlüğe girmesinin KKTC'yi de ilgilendiren önemli bir gelişme olduğunu vurgulayarak "Libya ile yapılan bu anlaşma yeni bir haritaya sebebiyet vermiştir. Bu harita bağlantısı ile söz konusu bölgelerde, ileride bulunacak olan zenginliklerde bizlerin de hakları, hak mücadelesinde önemli bir pozisyondadır." diye anlaşmadan duyduğu memnuniyeti ve önemini ortaya koymuştur.

Bu arada Rum-Yunan ikilisinin Türkiye'yi şikayet etmek ve akılları sıra cezalandırmak üzere diplomatik girişimleri de sürmektedir. Hafta başında Brüksel'de Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis ve Yunan Mevkidaşı Nikos Dendias'ın katıldıkları AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi toplantısında anlaşmayı gündeme getirdikleri ancak Konsey'de herhangi bir karar alınmasını sağlayamadıkları öğrenildi. Hristodulidis'in, Dış Konular Konseyi'nde beklediği desteği alamaması üzerine Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in Perşembe ve Cuma günleri yapılacak olan AB Zirve Toplantısı'nda konuyu gündeme taşıyacakları ve AB'nin desteğini alarak toplantının sonuç bildirgesine, Türkiye'nin AB üyesi devletlerin egemenlik haklarına saygılı olması gerektiği ifadesini ekletmeye çalışacakları Rum medyasına yansımıştır. Aynı kaynaklar Yunanistan ve Rum hükümetinin AB'den konuya ilişkin daha sert bir tutum beklentisi içerisinde olduklarını ancak AB'nin bu konuda daha temkinli davranmakta olduğunu da belirttiler. Bu arada Yunanistan'ın Türkiye'yi Birleşmiş Milletlere de şikayet ettiği öğrenildi.Rum-Yunan ikilisi kapı kapı dolaşacağına,sözde Pontus soykırımı gibi safsatalarla vakit kaybedeceğine, Türkiye ve KKTC makamlarının işbirliği çağrılarına kulak verse, bölgemizde barış ve huzurun sürekliliği için kafa yorsa daha doğru bir yol izlemiş olacaktır.

   

                                                                                                                                                                          Hüseyin Macit YUSUF

                     

 

 

 

 

 

 

Kaynak Yeniçağ: Yazı 12 Aralık 2019 tarihinde Yeniçağ Gazetesinde yayınlanmıştır.

bottom of page