top of page

SİYASETE VE GELECEĞİNE DAİR TESBİTLER...

Şevket Bülend Yahnici

              BASED-BASE Yönetim

              Kurulu üyesi

Çok uzun zamandan beri yazıp çiziyoruz. Belki de çoğu insanımızın durumu henüz farketmemiş olduğu geriye doğru birkaç aylık zaman diliminde de bu konuyu dillendirmeye çalışmıştık. Tezimiz şuydu: AKP iktidarı 2002' den beri şu veya bu şekilde üretilen formuller; yapılan alan çalışmaları; saha temizlikleri ile bugünlere getirildi...Özellikle Anayasa ve sistem değişikliği neticesinde getirilen %50'yi aşmayı gerektiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bulunan son can simidi idi. Yasamayı, yargıyı, yürütmeyi, bütçeyi, bürokrasiyi, velhasıl  bütün işleyişi tek bir iradeye bağlayan, günümüzde uygulanmakta olan ve dünyada da eşi benzeri bulunmayan bir sisteme böylece kavuşmuştuk.

 

Bu sisteme kavuşma yolunda ve kavuştuktan sonra da devamını sağlamada kullanılan formül "cumhur ittifakı" idi. Bu yoldaki "yol arkadaşlığı" neticesinde :

1) AKP 2002' de başlayan iktidarını devam ettirdi.

2) "Tek adam" sistemi/ rejimi yürürlüğe girdi.

3) "Saray" devri başladı.

4) MHP de Meclise girmiş oldu.

"Cumhur ittifakı" olmasa idi:

1) AKP 2002'de başlayan  iktidarını devam ettiremezdi, çünki %50 aşılamazdı...

2) "Tek adam" sistemi ve "kuvvetler birliği" rejimi tesis edilemezdi.

3) "Saray" olmazdı.

4) MHP de Meclise giremezdi.

Alınan %51 oyun yüzde kaçı AKP'nin, yüzde kaçı MHP'nin oyudur, bu bir tartışma konusudur...Ancak tartışılamayacak bir gerçek "cumhur ittifakı"nin AKP'yi Saraya, MHP'yi de Meclise taşımış olduğudur. Doğruluğu tartışılamaz bir gercek; "cumhur ittifakı" ile seçime gitmemiş olsalardı AKP Sarayı, MHP de  Meclis'i göremiyecekti...Bu sözlerin doğru olmadığını; bu hüküm cümlesinin yanlış olduğunu söyleyebilecek bir tek kişi olabileceğini düşünmüyorum.

 

Ama, artık dananın kuyruğunun koptuğu, kopacağı yere gelmiştik. SP, Deva,  Gelecek  derken AKP açısından %50'nin üzerini görebilecek bir oy hayal haline geliyordu, geldi de...Bugünün sistemi ve şartlarıyla gidilecek bir seçimde yol arkadaşlarının %50''yi aşarak:

1) AKP'nin 2002'de başlayan iktidar günlerine devam etmesi...

2) Kurdukları ve adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri "tek adam" rejiminin yürüyebilmesi...

3) "Saray" etrafına kurulu sistem...

4) MHP'nin de Mecliste temsili imkansız görülmektedir.

Öyle ise, yine görünen ve inkarı mümkün olmayan gerçek,        " CUMHUR İTTİFAKI" PAYDAŞLARI AÇISINDAN  CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMI MİADINI DOLDURMUSTUR!!! Bakmayın siz öyle  bu sisteme dair sistemin korunması ve devamı yönündeki sözlere...Bu sözleri söylerken içleri kan ağlıyor; nasıl yapsak, ne etsek de bu işten bir dönebilsek, kurtulabilsek, diyorlar...

Hal böyle olunca da, yeni formüller; ömür uzatıcı çareler düşünülmeye başlandı. Lafa gelince "cumhur ittifakının sapasağlam ayakta durduğu"; cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin faydaları ve vazgeçil- mezligi üzerine nutuklar atılmaya devam edilse de "geminin su almakta olduğu " kaptanın, çarkcıbaşının, tayfanın bildiği bir konu haline gelmiştir.

 

Anketlerde yüzde onu geçip geçemeyeceği tartışmalı sonuçlar veren bir MHP söz konusudur. Her ne kadar MHP 'nin seçimlere müstakil olarak gireceği ve seçmenlerden "üç hilal"e oy isteyeceği ihtimali zayıfsa  da; eğer böyle olacak olursa bu sefer de baraj problemi olacağı açıktır. (Bu durumu bir memnuniyet ifadesi olarak belirtiyor değilim, ben her daim  MHP'nin veya  onun etrafında temsil edilen ideolojik/siyasî düşünce yapısının en az % 20'leri, 25'leri hak ettiğini düşündüm/düşünmekteyim...Bu işi bu hale getirip Partiyi %8-%12 aralığına mahkum edenlere göre biz "hain" onlar haklı...Akılla izah edilir bir durum degildir...) Yine anketler AKP için de tehlikeli denilecek sinyaller vermektedir. Bu sinyallerden çıkarılacak sonuç çok açıktır ve bellidir:

1) Seçimler %50'lik barajın aşılmasına bağlı olarak ve mevcut sistemle yapılacak olursa "cumhur ittifaki" yüzde 51'i bularak kazanamıyacaktır. Bugün bu lafın aksini iddia edecek tek bir kişi kalmamıştır...

2) Hal böyle olunca/olursa AKP iktidar devri bitmiş demektir.

3) Seçimlere ittifakla gidilmesi halinde MHP, AKP listelerinden aday yaptığı kişilerle Meclise girebilecek ve grup kurabilecektir. (Belki?) Aksi halde seçime bağımsız girme halinde ne olacağı meçhuldür ama Parlamento dışında kalması büyük ihtimaldir.

4) "Kuvvetler birliği", "tek adam rejimi", "saray" gibi sözler tarihte bir sayfa olarak kalacaktır.

 

İktidar cephesi/"cumhur ittifaki" yol arkadaşları bu gerçeğin farkındadırlar, telâşları ondandır. Çok büyük bir ısrar ve iddia ile getirdikleri sistem başlarına dert olmuştur. Demokles kılıcı gibi başları üzerinde sallanmaktadir. Artık yeni yol ve bahaneler bulup, bunların arkasına sığınıp cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yükünü sırtlarından atmak zorundadırlar. ÇOK AÇIK VE NET SÖYLÜYORUM...MUHALEFETTEKI SİYASİ İRADENİN SAHİBİ BEN OLSAM ISRAR EDER VE SEÇİMLERE ONLARIN GETİRDİĞİI SİSTEMLE GİDERİM!..Bu işin bir yönü; bu taraftaki yüzü...Bakalım öteki tarafta durum ne?...

Hal böyle olunca ve "cumhur ittifakı" göstergesi böyle düşük seyredince zannediliyor ki, bütün bunlar artık Türkiye'de 2002 de başlayıp  devam eden AKP iktidarı döneminin sona  ereceğinin işaretleri...

Halbuki, durum hiç de öyle zannedildiği kadar kolay değil. Birinci problem muhalefetin amiral gemisi durumundaki CHP'nin bir türlü problemlerinden kurtulup sol seçmenin tamamına (hiç olmazsa yüzde 30'luk bir oy) hitap etmeyi başaramamasıdır. Muharrem İnce'nin şahsında ve neredeyse kendi şahsi gayreti, enerjisi neticesi ulaşılan yüzde 30'un üzerine çıkan oy ve İmamoğlu'nun tekrarlanan seçimde yakalanan ve sekizyüz bin farka sebep olan potansiyeli, Parti olarak CHP'nin tutturamamış olması bu taraf için büyük talihsizlik ve dezavantajdır. Kald ki CHP geride bıraktığı Kurultayın geride kalması gereken problemleriyle uğraşırken; anketler de yüzde 25'lerin altında bocalayan bir Partiyi işaret etmektedir.

Özellikle tekrarlanan İstanbul seçimlerinde Imamoğlu başarısını etkileyen birçok unsur vardı...Bir kere Karadenizli seçmenden oy aldı. AKP'den bunalan, MHP'ye kızan bu partilere mensup hem Karadenizli, hem de başkaca vatandaşlar oy verdi. Iyi Partililer ittifaklarının bir gereği olarak oylarını kullandılar. HDP, SP mensupları oy verdiler. Bence çok ciddi miktarda da ülkücü camiadan oy aldı. Belki aynı kesimler ilk secimde de oylarını bu yönde kullanmışlardı, ama   seçimlerin tekrarı sekizyüz bin kişilik bir protestoya dönüştü. İkinci seçim öfkenin sandığa yansımasıydı, İnce'nin aldığı yüzde otuzu aşan oylarda da benzer ama daha farklı bir öfke yansıması vardı. İste, aslında CHP böyle bir kitle için "umut kapısı" olmayı beceremiyor. Yüzde 7-9'luk bir artış sağlayacak (%25'e gore %5-6) bir performanstan bahsediyoruz. Ana muhalefetin amiral gemisinin iktidarı yakalayabilme; tek başına, hadi geçtik bir-iki partiyle birlikte iktidar olma çıtasına bu derece uzak kalışı ve çıtaya ulaşma şansını artıramayışı hem kendisi için büyük bir problemdir; hem de çıkış arayışındaki demokratik hayatımız için bir zaaf halidir.

 

Yine bu cephedeki ikinci parti olan İyi Parti de sergileyebileceği sağlam duruşla barajı ancak geçen bir parti konumundan  en az yüzde onbeşleri yakalayan bir duruma gelebilmelidir. Bu demektir ki, "millet ittifakı" SP, Deva, Gelecek oylarının da hesabıyla neredeyse de HDP'siz şekilde yüzde 45'leri geçecek yüzde 50'yi zorlayacak bir konum elde etmiş olacaktır. Ama yüzde 25 civarında kendi problemleriyle boğuşan bir CHP ile, barajı yüzde 11-12 ile aşabilecek bir İyi Parti ile bu iş olmaz, olamaz. "Cumhur ittifakı” çözülüyor diyoruz. Tamam da AKP+MHP oyları nereye gidiyor? SANDIK BİLEŞİK KAPLAR GİBİDİR...Birileri oy kaybediyorsa veya kaybedecekse veya kaybettiyse bir yere gitmesi, gitmiş olması gerekir. "Millet ittifakı" yanlısı arkadaşlar "AKP bitti, eridi, oyu yüzde otuza indi; MHP barajın çok altında, yanına yaklaşamaz" şeklinde laflar ediyorlar . Ortada nereye gittiği, gitmekte olduğu, gideceği belli olmayan en az yüzde onbeş oy var demektir. Bu oylar CHP'ne gider diyebiliyor muyuz? Ya da bunlar tandans olarak "sağ" oylardır bu oyları İyi Parti toplar diyebiliyor muyuz?

Kaldı ki, ortaya başka hesaplar atılmış, başka defterler açılmıştır. AKP'NİN NE YAPILIP, NASIL EDİLİP BİR DÖNEM DAHA İKTIDARINI DEVAM ETTİRMESİ HESABIDIR. Muhalefete "güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş" havucu bunun icin mi uzatılmıştır. "Eve dön" böyle bir hesabın arka odası mıdır?...

Ülke yeni oyunlara, yeni hesaplara gebe...Dolar 7,5 a dayanmış. Varsın gitsin; kurdur iner çıkar...Biz hep çıktığını gördük!..

Bu noktada "millet ittifakı" odaklı siyaseti yürütmekte olan CHP+İyi Parti yönetimleri  aman sakın ha !.. Öyle bir cumhurbaşkanı adayı seçebilmeliler ki:

1) CHP'nin eksiksiz görünür oyunun üzerine (%25) 5-6 puan bütün sol oyları alabilecek (solcu filan olması gerekmez, dürüst, namuslu, eli yüzü düzgün, memleketi ve insanları seven, insanların sevebileceği - A.Gül değil herhalde - bir aday..

Çalışkan olacak...CHP'liler sevecek ve arkasında duracak. Adamı ortaya salıp kendi kendine bırak- mayacakları  bir isim.

2)Karadeniz oylarında olduğu gibi değişik çevreye hitap edebilir bir kişi.

3)AKP'den ve MHP'den hoşnut olmayan kişi ve çevrelerin yönelebileceği bir aday...

4)İyi Parti camiası oylarının itirazsız yöneleceği bir isim.

5) SP, Deva ve Gelecek çevresi muhafazakar oylarına açık; bu partilerin telkinde bulunacağı dini çevrelere ters gelmiyecek bir kişi.

Yukardaki sıralanan şartlar çoğaltılarak kriterler oluşturmak mümkündür. En ufak hata herşeyi götürür, herşey alt-üst olur. İnsanların ileriye dönük ümitlerini heba edecek yanlış bir tercihe bu tarafın tahammülü yoktur.

Satranç tahtasına taşlar sürüldü...

bottom of page