top of page

LİBYA SİYASETİ NE GETİRİR, NE GÖTÜRÜR?

Amiyane tabir ile gaza getirmeyi anlatan atalarımızdan nakil “yiğitsin derler candan ederler, cömertsin derler maldan ederler” diye güzel bir söz vardır.

Arap Baharı ile beraber, “Stratejik derinlik” ve “Yeni Osmanlı” söylemleri ile gaza gelip, yola çıkan AKP iktidarının Irak ve özellikle de Suriye’de saplandığı kanlı bataklık ortada iken Libya denilen yeni bir bataklığa bodoslamadan dalmak ne kadar akıllıcadır, ne kadar stratejik derinlik içerir tartışmamız lazım.

Libya Kaddafi iktidarı sonrasında herkesin herkesi öldürdüğü, devlet nizamının ortada olmadığı, hukukun işlemediği kanlı bir iç savaşa sürüklendi. Bu kanlı iç savaşa taraf olmak ne kadar akıllıcadır? Küresel emperyal güçler kendi menfaatleri doğrultusunda Libya’da dolap çevirip duruyorlar.

Suriye politikaları iflas eden, Suriye’de bir Müslüman Kardeşler iktidarı kurma hayalleri suya düşen ve “Barış Pınarı” adını verdiği askeri operasyonu ABD, Rusya ve Suriye tarafından durdurulan  AKP Genel Başkanı Erdoğan şimdi de dikkatleri Libya’ya çevirerek bu başarısızlığı unutturmaya çalışıyor olabilir mi?

Son zamanlarda Libya’ya asker göndermekten bahsediliyor, üstelik bu sadece bir kulis balonu da değil Cumhurbaşkanının ağzından bir televizyon programında açıkça söylenmiş bir ifade.

Kasım ayı sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile Dolmabahçe Ofisi'nde bir araya gelmişti. Türkiye ile Libya arasında, 'Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası' ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen 'Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası' imzalanmıştı.

Uzunca bir zamandır devam eden Doğu Akdeniz’de bulunan doğal kaynakların paylaşımı kavgasında böylece yeni bir hamle gelmiş ve yeni bir raund başlamış oldu.

Peki bu yeni raund Türkiye’ye ve Türk ekonomisine ne getirir ne götürür

Türkiye zaten yaşamakta olduğu stratejik gerginlikler yüzünden CDS primleri tavan yapmış olan bir ülke, bu gerginliklerin artması hem yeni borçlanmaları zorlaştıracak ve hem de borçlanma maliyetlerini arttıracaktır.

Libya’ya askeri bir destek vermek ise doğal olarak bütçeye yeni ve büyük bir yük getirecek zaten yüksek olan bütçe açıklarını daha da arttıracaktır. Malum her askeri operasyon ciddi bir maliyete haizdir, lakin denizaşırı askeri operasyonlar muazzam bir maliyet içerir.

Dahası aynı Suriye’de olduğu gibi Libya’da da hem Rusya ve hem de ABD ile karşı saflarda yer almaktayız. Bu adımlar pamuk ipliğine bağlı yürüyen ve her an problem çıkma olasılığı taşıyan ilişkilerin kolayca kopmasına da sebep olabilir.

Unutmamak gerekir ABD yaptırımları Temsilciler Meclisinde büyük bir çoğunluk ile kabul edilmişti, şimdi de Senato’ya geldi ve tasarı 18 kabul oyuna karşılık 4 ret oyu ile Dış İlişkiler Komitesi'nde onaylandı. Şimdi bu tasarı Senato Genel Kurulu'nun onayına sunulacak.

Basına konuşan Komite Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, Amerikan Ulusal Güvenliğine katkıda bulunma ve IŞİD'in yeniden güçlenmesini engellenme yasası hakkında konuşurken "Senato'nun bir araya gelmesinin ve Türkiye'nin davranışını değiştirmek için bu fırsatı kullanmasının zamanı gelmiştir" dedi...

Peki ne kazanacağız ya da ne kazanma ihtimalimiz var?

Doğu Akdeniz’de bulunan doğal kaynakların çıkarılması ve bir boru hattı ile Avrupa’ya taşınıp burada pazarlanmasından bahsediliyor. Libya kozu ile bu ekonomik faaliyete paydaş olabilir miyiz?

Libya kozunu kullanıp; Ben kaybedersem sende kaybedersin temelinde bir siyaset ile İsrail, Mısır, AB, ABD ve Rusya’yı tehdit ederek ne boyutta bir yaptırım gücü kazanırız? Libya kozu ne kadar güçlüdür? Türkiye’nin bu tehdidine karşı ABD, Rusya, AB, Mısır, İsrail, Suudi Arabistan, BAE ve Fransa General Hafter’e verdikleri desteği arttırırlar, Türkiye’nin anlaşma yaptığı hukümeti devirirlerse, elimiz böğrümüzde baka kalmaz mıyız?

Ya yeni gelecek hükumet Yunanistan ve Rum kesimi ile benzer bir anlaşma imzalarsa?

İktidarı bir hayal peşinde koşup zaten var olan sorunlarımızı daha da ağırlaştıracak, yüksek maliyetli maceraperest politikalardan uzak durması için uyarmak bizim vazifemiz, ama dinler ama dinlemez bilmem.

                                                                                                                                                                    Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

bottom of page