top of page

KIZILCA GÜN YA DA YÜZÜNCÜ YILLAR

İçinde yaşadığımız 2019 yılını Milli Mücadele’nin başlangıcının 100.yılı olarak idrak etmekteyiz. Müdafa-ı Hukuk’un, Kuvay-ı Milliye’nin 100. yılı…

Birkaç gün sonra 2020 yılına girmiş olacağız. 2020 de özellikli bir yıldır. Niye mi? 23 Nisan 1920’nin yıldönümü olması dolayısıyla Milli Egemenliğin 100. Yılını yaşayacağız. Yasama Meclisimizin, TBMM’mizin 100.yılı…

2021 ve 2022 yılları ise “kurtuluş” iradesi ile yola çıkıp, akıllara durgunluk verecek; eşi benzeri görülmemiş direnişin , muhteşem Anadolu müdafaasının “kuruluş”la neticelenecek sürecinin işlediği 1921 ve 1922 yıllarının 100.yılları olacaktır. 2022 zafere koştuğumuz 1922’nin 100.yılı olarak yaşanacak…

Sakarya, Dumlupınar, İzmir ve ZAFER; “Çılgın Türkler”in zaferi! 

Sonra ver elini 2023… Başkent oluşun, “kuruluş”un , Cumhuriyet’in 100.yılı…

Anlamı büyük olan, çok büyük olan 100.yıllar…

Prof. Hikmet Özdemir dostumuz 1919’u anlatırken “Atatürk’ün en uzun yılı” demekteydi. Gerçekten de 100 yıl önceki 1919, sadece Atatürk’ün değil; belki de Türk tarihinin yaşadığı çok uzun bir yıldı. Mondros imzalanmış, sözüm ona mütareke.. İtalyan, İngiliz, Fransız, Rus Anadolu’nun bağrına çökmüş. Kars, Erzurum, Adana, Antep, Hatay, Antalya işgal altında. İstanbul boğazında yabancı bayrakllar, gemiler cirit atmakta… “Uzak Asya’ dan uzanan kısrağın başı“ fena halde dertte. Yunan ise önce İzmir’e oradan Anadolu’ya zıplayacak.

1919’un Ocak, Şubat, Mart, Nisan ayları Dersaadet için gönül yakıcı, içler acısı günler olarak yaşanıyor. Vatanseverlerin yüreği yanıyor, çaresizlik yüreklerini yakıyor. Bir de, hepsinden acısı, yürek yakanı hainlerin hainliklerini seyretmek! İşgal kuvvetleri komutanlarının işgal ettikleri konaklarda verdikleri balolarda görünmeyi marifet sayan kadınlarının, kızlarının işgalci subaylarla dans etmesiyle övünen işbirlikçilerin varlığı işgalden daha acı…

1919’un ilk ayları bu acıları yaşayan vatanseverlerin ( adına ne derseniz deyin; eski İttihatçı subayların, Karakolcuların, Teşkilat-ı Mahsusa mensuplarının, yüreğinde acıyı duyan genç askerlerin ) ne yapılmalı, ne edilmeli suallerini kendilerine ve birbirlerine sorduğu aylar olarak yaşandı. Karar belliydi; Anadolu’ya geçilecek, ateş yakılacaktı. Ateşin adı Kuvva ateşiydi, karar Müdafa-i Hukuktu… Bandırma Vapuruna binildiği gün “kurtuluş” iradesi Anadolu’ya taşınıyordu. Bandırma Vapurunun “kurtuluş” iradesini Anadolu’ya taşımasının 100.yılı…

Samsun’a varış, İLK ADIM… 19 Mayıs 1919’un 100.yılı, Havza’nın 100.yılı. İrade beyanının dosta, düşmana açıklandığı Amasya Tamiminin 100.yılı. Erzurum’un, Sivas’ın 100.yılı. Artık o “ Konguru Paşası”ydı. YOL ve YIL uzundu ve devam ediyordu. Para yoktu, araç yoktu, silah yoktu. Sivas’tan yola çıkarken yanlarına halkın tedariklediği azıkla hareket etmişlerdi.

Soğan, şepit, haşlanmış yumurta – adam ve öğün başı sayılı – helkede yoğurt…

Hacıbektaş’ta canlarla buluşmanın “İKRAR”ın 100.yılı…

Bitmeyen bir YOLUN ve bitmeyen bir YILIN sonuna yaklaşılmaktaydı.

Beynam’a varış ve geceleme, kar, kış, kıyamet. Benzin yok, otomobillere sarılı gazete kağıtları..

26 Aralık Beynam gecelemesinin 100. Yılı..

27 Aralık 1919, YOLUN ve YILIN sonu görünmüştü. Ya da yeni bir başlangıcın İLK GÜNÜ yaşanmaktaydı.

Dikmen, Keklikpınarı ve KIZILCA GÜN!

Kızılca Gün’ün 100.yılı.. Atatürk ve kendisine inanan bir avuç vatansever Kuvvacı’nın Müdafa-ı Hukukçu’nun kafalarında geliştirip, yüreklerine koydukları “kurtuluş” iradesi artık bir “millet kararı” haline geliyordu; “Paşam seni görmeye geldik, Millet uğrunda ölmeye geldik”…

Kuvva-i Milliyenin, Müdafa-i Hukukun, Milli Mücadeleye başlamanın iradesi haykırılmaktaydı. Onun için 27 Aralık 1919 Kızılca Gün; Müdafaa-ı Hukukun 100.yılı…

YOL ve YIL bitmek üzereydi. YENİ BİR YOL ve YENİ YILLAR başlıyordu. “Kurtuluş” ateşi “kuruluş” ateşine dönüşmekteydi. 1923, işte bu sürece kadar devam edecek kutsanmış, kutlu Anadolu direnişinin “kuruluş”a kavuşması yılı olacaktı.

2023 de bu güzelliğin 100.yılı olacak.

Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye2ye kucak açmanın adı KIZILCAGÜN!... 27 Aralık 1919 günü en uzun yılın bittiği bir anda devlet-i ebed müddet yolunu açan bir gündür.

Hainler vardı, hainlikler vardı. İşbirlikçiler, mandacılar vardı. Ötede de, kahramanlar, kahramanlıklar, Kuvvacılar, Müdafa-i Hukukçular, Milli Mücadeleciler vardı.

1919’dan 2019’a 100 yıl yaşadık. 100 yıl boyunca yine hainleri, işbirlikçileri, cukkacıları, Molla Sabrileri, Damat Feritleri, Dürrizadeleri, Adilleri, Fetoları göre göre yaşadık.

Kuvva’nın, Müdafa-i Hukuk’un, Milli Mücadele’nin “Ankara Fetvası”ndan “kut” almış evlatlarının evlatları “kurtuluş ve kuruluş” iradesinin yolcuları olarak, gerekirse yine binecek bir “Bandırma Vapuru” bulacaklardır.

                                                                                                                                                                         Şevket Bülent YAHNİCİ

bottom of page