top of page

KİM SOROSCU
                                                                                                                                                                                         Åževket Bülend YAHNİCİ
                                                                                                                                               
 BaÅŸkent Ankara Strateji Enstitüsü Yön.Kur.Üyesi

Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 te kuruldu.
TBMM , 23 Nisan 1920 de küÅŸat edilmiÅŸti.
1921,1922,1923 harp yıllarıydı.
1919 da İstanbul'dan Bandırma Vapuru ile hareket eden bir avuç  vatanperver  dört bir yanı emperyalist iÅŸgal altında ezilen ülkeyi önce kurtarmayı; sonra da yeniden inÅŸayı/kurmayı hedeflemiÅŸlerdi. Bu iradenin adı KURTULUÅž VE KURULUÅž KAVGASI idi. 2019'dan bu yana " YÜZÜNCÜ YILLAR"ı yaÅŸayarak geliyor; 2023'te 100.yıla koÅŸuyoruz.

 

Bandırma Vapurunda yola çıkan iradenin kafasında bir inanca iman vardı. Bu imanın adı, egemenlik kavramını millete mal ederek bunu gerçekleÅŸtirmenin yolunu açmak  ki, buna MİLLİ EGEMENLİK denir ; bu yolda bir parlamento teÅŸkil ederek İŞİ/GÖREVI/İRADEYİ ( ne dersek diyelim) milli egemenliÄŸin milletin Meclisi ile kullanılmasını saÄŸlamak...En baÅŸtan en azından yolbaÅŸcısı Mustafa Kemal'in düÅŸüncesinin bu olduÄŸu açıktır.
Havza açıklaması, Amasya tamimi, Erzurum, Sivas, HacıbektaÅŸ ve Ankara (27 Aralık) bu yola döÅŸenen kilometre taÅŸlarıdır...Yolun gayesi, egemenliÄŸi millete devretmek, milletin egemenliÄŸini saÄŸlamaktır. Öyle olduÄŸu için 23 Nisan 1920 de TBMM kurulmuÅŸ ve  "EGEMENLİK KAYITSIZ ÅžARTSIZ MİLLETİNDİR!" denilmiÅŸ ve yazılmıştır. O yazı/söz hala Türk Parlamentosunun süsüdür; süs olmanın ötesinde derin bir kavganın sonucu elde edilen yine çok derin bir manayı ifade etmektedir.

 

Milli Egemenlik kavramı yolunda bir KURTULUÅž VE KURULUÅž KAVGASI vermiÅŸ, büyük bedel ödeyerek hürriyete, bağımsızlığa, Vatana, Devlete, BayraÄŸa, İstiklal Marşına kavuÅŸmuÅŸ ve yüz yıla yaklaÅŸan bir asırlık Cumhuriyet hayatını yaÅŸamış bu aziz Milletin inanıyorum ki, Cumhuriyetini, demokrasisini, adalet ve hukuk sistemini, çok partili kuvvetler ayrılığı ve denge ve denetime dayalı parlamenter rejimini korumak, kollamak, devam ettirmek hususunda SOROS'A İHTIYACI YOKTUR...

 

Soru açıktır:

 

Bu Millet, bu değerlere Soros sayesinde mi sahip oldu da; şimdi de Soros sayesinde koruyacaktır?..

 

Bu kadar lafı niye söyledim/ yazdım? ..Hiç aklımız yokmuÅŸ gibi bu "Soros"u tartışıyor, birbirimizi "sorosculukla" itham ediyoruz. Elimizdeki MİLLİ EGEMENLİK denilen altın kürenin  deÄŸerini bilemez isek ve bu hazinenin hangi ÅŸartlarda elde edilip bize miras bırakıldığını (EMANET) unutursak gündemimiz " soros" olur. Bizimkine emanete hıyanet denir çünki...

 

Bu iÅŸte de komikleÅŸtik. %50+1 lik bir ucube sistemi getirenler bu sisteme karşı çıkanlara ( o zaman) " soroscu" dediler. Sonra bir kısım insanlar "güçlendirilmiÅŸ parlamento" demeye baÅŸladılar; bunlara da   " soroscu" denildi. Bugün sosyalinde, sosyal olmayanında bir büyük komedi dönmekte...%50+1 'in Soros tarafından empoze edildiÄŸi dedikodusu yapılıyor. İnsanın Soros'a da, Soros'unuza da, topunuza da diye sövesi geliyor...

İğrendik bu işlerden,gayri...

​

​

​

​

​

​

  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Instagram Social Icon
bottom of page