Milletvekilliği düşürülen ve Meclis'ten cıkmayarak yorgan döşek yerleşen Milletvekili kendisinin parlamentodan dışlanmasına sebep olduklarına inandığı kişilere (partilere, iktidara, cumhur  ittifakina) seslenmiş...Seslenirken de demiş ki, sizlere Meclis'te yazan sözü ve manasını hatırlatıyorum: "Hakimiyet milletindir."

Doğru söylemiş ve de doğru söze ne denir?..

Ancak problem burada başlıyor...Hakimiyet milletindir milletin olmasına da HANGİ MİLLETİN?..

O çatısı altına sığındığın, yorgan döşek serip gecelediğin Parlamentonun adı Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Mustafa Kemal  ve arkadaşlarının Bandırma Vapuruyla hareketiyle başlayan mukaddes KURTULUŞ VE KURULUŞ kavgasını 23 Nisan 1920 itibarıyla devralarak yürüten Gazi   Meclisin adıdır.

23 Nisan 1920 Meclisin küşat edilmesi ile birlikte bu Ülkede egemenlik Parlamento eliyle temsil edilmektedir.

EGEMENLİK MİLLETİNDİR denildi mi, kastedilen ve Parlamento eliyle kullanıldığı ifade olunan "egemenlik hakkı" Türk Milletinin egemenlik hakkıdır.

O egemenlik hakkının temsil ettiği irade sayesinde dün bizler bugün sizler o şerefli Gazi Meclisin üyeleri olabildik. O Meclis, bütün dünyaca malumdur ki, Türk Parlamentosudur, Türk Milletinin iradesinin yansıdığı ve egemenlik haklarının kullanıldığı yerdir. Cünki,bütün dünyada temsili demokrasi dediğimiz sistem böyle işler.

Bu işleyişte hoşumuza gitmeyen taraflar yok mudur? Meclisimizi millet iradesinin tam olarak yansıdığı, milletin egemenlik hakkının hakkıyla kullanılabildiği bir müessese haline getirebildik mi? Bütün bunlar tartışılır konulardır, zaten tartışılmaktadır da...Hele, vaki Anayasa değişiklikleri sonrasında dünyada eşi benzeri bulunmayan bir şekilde devreye soktuğumuz ve cumhura göre "fevkaladenin fevkinde", ben de dahil "demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü, parlamenter rejim , kuvvetler ayrılığı " gibi konularda hassasiyet sahibi kişiler için endişe kaynağı olan bir sisteme geçmiş bulunuyoruz.

Bunlar reddi imkansız bir vakıadır. Ancak, özellikle bu yüce Parlamentonun koruyucu olacağını düşünerek çatısı altına saklandığınıza göre unutmamanız, kimsenin de unutmaması gereken temel kabuller vardır.

İstiklal Marşı bu kabullerin başında gelir. Şanlı AL BAYRAK değişmez, değiştirilemez kabulümüzdür. Parlamentonun küşat edildiği ve mukaddes istiklal kavgasına milli merkez olmuş ve karargah görevi yaparak alın teri, kan, ter, gözyaşını yaşayarak Başkentliği haketmiş Ankara'nın bu hukukuna herkes saygılı olmalıdır. Herkes kafasına göre bir başka şehri başkent yapma hayali göremez. Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir, EGEMENLİK MİLLETİNDİR ve egemenlik millet adına ( TÜRK MİLLETİ) Parlamentoca kullanılır.

Böyle olduğu için var olan, kurulmuş ve milletten oy alarak parlamentoda temsil edilen bir Partinin mensubusunuz. Bu ülke ayrımcılık etmediği için, Anayasanın eşit vatandaşlık tanımı ve uygulamasının bir neticesi olarak "Parlamenter" sıfatını kazanmış bulunmaktasınız...Hem siz hem de bütün Partili arkadaşlarınız...

Yatak yorgan döşek serdiğiniz yer Türk Parlamentosudur. Her ay aldığınız maaş  (başkanı  sık sık değişse de) Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının bastığı,  üzerinde Ataturk'ün resmi bulunan Türk lirasıdır.

Bütün bunları kabullenerek Parti kuracak, particilik yapacaksınız. Türk Parlamentosunda görev yapmanın birinci şartı veya bu Ülkede Parti kurup siyaset yapmanın temel şartı EGEMENLİK MİLLETİNDİR diyerek sığındığınız bu Parlamentonun Türk Parlamentosu,  kendinizin de bir Türk parlamenteri olduğunuz bilinciyle hareket etmenizdir.

Bu parlamento ancak ve ancak varlığının sebebi olan KURTULUŞ VE KURULUŞ  iradesinin temsil yeridir. İmralı'nın, Kandil'in iradesini bu mukaddes Gazi Meclis iradesine bulaştırmadan siyaset yapıyor olmak sizin de görevinizdir...

EGEMENLİK TÜRK MİLLETİNE aittir.