top of page

ANKARA  AHİ CUMHURİYETİ

Mustafa Kemal’in niye başkent olarak İstanbul’u değil de Ankara’yı seçtiği konusu epeyce merak edilen bir husustur.

Bütün kararlarını rasyonel akla dayanarak alan Mustafa Kemal’in bu kadar önemli bir kararı verirken iyi hesap kitap yapmadığını iddia etmek abes ile iştigal olur.

Peki Ankara’nın askeri stratejiler açısından bulunduğu konum, yahut da coğrafi özellikleri eşsiz miydi? Elbette hayır, Anadolu’da Konya, Kayseri, Sivas gibi benzer özellikler taşıyan bir çok şehir daha vardır. O halde bu seçimin arkasında diğer şehirlerde olmayan bir başka özellik aramamız gerekmez mi?

Bu kadar etkili olabilecek başka bir özellik aradığımızda sislerin içinden bir başka önemli olgu karşımıza çıkıyor; Ankara Ahi Cumhuriyeti.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet idaresine geçildiğinde Ankara'yı başkent yapmasındaki en büyük sebeplerin başında Ankara'nın daha önce yaşamış olduğu cumhuriyet deneyimi gelmektedir. İmparatorlukların, hanedanların başkenti İstanbul’a karşı, Türk tarihindeki ilk Cumhuriyet kenti Ankara...

Anadolu Selçuklu Devleti'nin parçalanmasından sonra Anadolu'nun her tarafında beylikler kurulurken bir tek Ankara'da beylik kurulmamıştır. Çok köklü bir Ahi geleneği olan Ankara'yı, seçimle gelen Ahi liderleri 1292 ve 1362 yılları arasında, tam yetmiş yıl süreyle kendi kanun ve nizamlarına uyarak yönetmişlerdir. Yöneticileri seçim ile gelen, halka hesap veren, kendi askeri ve hukuki gücü olan bu yönetim tarzına Cumhuriyet demek elbette ki son derecede mantıklıdır.

Mustafa Kemal şöyle söylüyor: "Ben Ankara'yı coğrafyadan değil, bir cumhuriyet merkezi olarak tarihten öğrendim. Selçuklu Devleti'nin parçalanmasından sonra Anadolu'nun pek çok yerinde beylikler kurulmuş, gördüm ve tarihten öğrendim ki Anadolu'da beylik kurmayan tek yer var, Ankara. Ankaralılar bir kent devleti, kent cumhuriyeti kurmuşlar, kendi kendilerini idare etmişler, ömrü kısa olmuş olsa da ve aradan yüzyıllar geçmiş olsa da ben eskiden beri düşündüm ki Ankara'da o cumhuriyet kabiliyeti yaşıyor olmalıdır ve Ankara'ya geldiğimde, o cumhuriyet kabiliyetinin hâlâ Ankara'da yaşadığını gördüm. Ben Ankara'ya, tarihte bir cumhuriyet yapmış ve yaşamış bir kent olduğu için geldim. Ankara'yı bu nedenle çok seviyorum, ben Ankara'ya tutkunum."

Ankara Ahi Cumhuriyeti, Türkler tarafından kurulan lakin daha sonra Osmanoğulları tarafından yıkılan ilk Türk cumhuriyetidir.

Kökü Orta Asyaya, Horasanlı esnaf ve sanatkarlara kadar uzanan ahiliği, bir kurum olarak, Ahi Evran örgütlemiştir. Ahi Evran, Anadolu’ya gelen esnaf ve sanatkarları bir araya getirmiş ve “sanatta ustalık ve mesleki birlik” fikri ile “sosyal yardım ve dayanışma” ilkelerinin esas olduğu, toplumcu ve dayanışmacı özgün bir sistem tesis etmiştir. Bu sistemde çalışarak üretmek, dayanışarak tüketmek ana fikirdi. Kazanç bir merkezde toplanır herkesin ihtiyacı adilane bir şekilde giderilirdi.

Ahi Evran, örgütün sürekliliğini sağlamak için, ahiliği tekke ve zaviyelere bağlamış ancak buralarda yaşayanlara emek, bilgi ve alın teri ile geçinme ilkesini benimsetmiştir. Bu sistemin toplumcu olduğu, rekabete ve kar etmeye değil, üretmeye ve dayanışmaya göre yapılandığı aşikardır.

Ankara’da, Paris Komününden beş yüz yıl evvel, 70 yıl hüküm süren toplumculuk temelli bir cumhuriyet yönetimi çok önemli bir örnek değil midir?

Ahi cumhuriyetine ne oldu derseniz, tarihi kayıtlara göre Osmanlı hanedanı, Ankara’yı iki defa egemenliği altına almıştır. İlk olarak 1354’te, Orhan Bey zamanında Ankara alınmış, ama kısa bir süre sonra şehir tekrar ahilerin eline geçmiştir. Daha sonra I.Murat  Ankara’yı tekrar Osmanlı Hanedanının egemenliğine katmıştır. Osmanlı kaynaklarında bu iki işgal de geçmekte ve hepsi de Ankara şehrinin ahilerden alındığını belirtmektedir.

Türk milleti ve Ankara sakinleri kısa sürmüş de olsa bu önemli cumhuriyet deneyimini asla unutmamalı ve unutturmamalı bu öncü toplumcu cumhuriyet deneyimi ile daima övünmelidir. Türkler için Cumhuriyet rejiminin dışarıdan ithal bir yönetim biçimi olmadığı, Anadolu topraklarında doğan ve kökü bu topraklarda olan bir yönetim biçimi olduğu hep hatırlanmalıdır.

                                                                                                                                                                     Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Yazı tamgaturk.com adresinde de yayınlanmıştır

bottom of page